lk kez 1980’li yıllarda tanımlanan HIV Enfeksiyonu yayılmaya devam etmektedir.
Hastalık;
korunmasız cinsel temas, ortak paylaşılan enjektörler, damar içi madde
kullanımı, gebelik ve doğum sırasında anneden bebeğe ve kan transfüzyonu
gibi nedenlerle bulaşabilmektedir. Bu geçiş yolları nedeni ile HIV
enfeksiyonu, erişkinlerin yanı sıra, tüm yaş gruplarında
görülebilmektedir.
Hastalığın
tam anlamıyla tedavisi bulunmamakla birlikte uygulanan ilaç tedavileri
ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmakta ve kişiler yaşantılarına
devam edebilmektedir. Bununla birlikte uygulanan ilaç tedavisi ile
bulaşıcılık azalmakta, gebelik sırasında uygulanan tedaviyle HIV virüsü
taşıyan anneden bebeğe hastalık bulaşması engellenebilmektedir.
Birleşmiş
Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2014 yılı raporuna göre;
dünyada 2014 yılı içinde yaklaşık 2 milyon kişinin HIV enfeksiyonuna
yakalandığı, 36,9 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,2 milyon
kişinin AIDS nedeni ile öldüğü belirtilmektedir.
Türkiye, dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirilmektedir.
Ülkemizde,1985
Yılından günümüze kadar bildirimi yapılan HIV/AIDS vaka sayımız toplam
11.109’dur. Vakaların yüzde 75’i erkek, yüzde 25’i kadın olup, yüzde
16,2’si yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakaların en fazla
görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur. Bulaşma yoluna göre
dağılımına bakıldığında vakaların yüzde 52’si cinsel yolla
bulaşmaktadır. Yüzde 1,9’u bulaşma yolu damar içi madde bağımlılığı
olarak bildirilirken yüzde 44’ünün bulaşma yolu bilinmemektedir.
2015 yılı 30 Kasıma kadar 1.445 HIV, 80 AIDS vakası bildirilmiştir.
Bu vakaların yüzde 14,7’si yabancı uyruklu olup, yüzde 83’3 erkektir.
2015 yılında bildirimi yapılan vakalarda; 25-29 ve 30-34 yaş grubunda
olanlar diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıdadır.
HIV
enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden
çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas
ve bunların çoğunun da heteroseksüel ilişki olması nedeni ile korunma
büyük önem taşımaktadır. Tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta
doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en
güvenli ve basit korunma yollarıdır.
Diğer
bir bulaşma yolu olan kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı
korunma amacı ile 1987 yılından beri de ülkemizde kan ve kan ürünleri
HIV yönünden test edilmektedir. Organ ve doku nakilleri öncesinde
gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.
Ayrıca, dövme ve piercing gibi uygulamaların temiz ve steril koşullarda
yaptırılması, vücuda takılan delici, kesici özellikli takılar ortak
kullanılmaması, tek kullanımlık steril enjektör kullanılması HIV bulaşma
riskini azaltmaktadır.
Hastalık,
virüsü taşıyan kişilerle birlikte oturmak, yemek yemek, aynı iş yerinde
çalışmak, aynı okulda okumak, el sıkışmak, tokalaşmak, telefon, kitap,
defter gibi araçları, ortak duş-banyo alanlarını ve tuvaletleri
kullanmakla bulaşmaz.
Ülkemizde;
HIV/AIDS hastalığının yayılımının önlenmesi hedefiyle toplumda ve
yüksek riskli davranışta bulunan gruplarda korunma ve önleme
çalışmalarına öncelik verilmesi, HIV ile yaşayan kişilere yönelik
ayrımcılık ve damgalanmanın önlenmesi, şüpheli teması olan kişilerin
HIV/AIDS hastalığı, bulaşma, korunma yolları konusunda bilgilendirilmesi
ve doğru yönlendirilmeleri, HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve
kesintisiz biçimde ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım
olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için
çalışmalar yürütülmektedir.
Bakanlığımız,
etik kurallar ve insan haklarını gözeten yaklaşımlar doğrultusunda ve
DSÖ öneri ve uygulamaları takip edilerek, konunun tüm taraflarını
kapsayacak bir bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği ve dayanışma
içinde sürdürmeye devam etmektedir.
“Virüsle savaşmanın en etkili yolu, ondan korunmaktır.”