Akılcı
olmayan ilaç kullanımı ve antibiyotik direnci tüm dünyanın olduğu gibi
ülkemizin de karşı karşıya olduğu halk sağlığı sorunlarındandır. Bu
bağlamda Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerileri doğrultusunda sağlık
çalışanlarında ve halkımızda akılcı ilaç kullanımı yönünde davranış
değişikliği oluşturma hedefiyle “Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) Ulusal Eylem Planı 2014-2017” hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur.
DSÖ
tarafından antibiyotik direnci konusunda farkındalık oluşturulması ve
sağlık çalışanları politika yapıcılar ve halk arasında iyi uygulamaların
teşvik edilmesi amacı ile 18 Kasım’ı içine alan hafta “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak belirlenmiştir.
Enfeksiyon
hastalıkları, halk sağlığı açısından önemli ve uygun antimikrobik
tedaviyle başarının sağlandığı bir alandır. Bununla birlikte gerek
toplumda gerekse hastanede kazanılan enfeksiyon hastalıkları akılcı
olmayan antimikrobiyal tedavilerin kullanılması sonucu tedavi
edilememekte ve belki de hasta kaybedilmektedir. Uygun antimikrobiyal
tedavi; sağ kalım, komplikasyon ve kronikleşmenin önlenmesi, hastalık
şiddet ve süresinin kısaltılması açısından önemlidir.
Hekimlerin
elektronik ortamda reçeteleme davranışlarının analiz edilmesine imkan
sağlayan “Reçete Bilgi Sitemi (RBS)”nden yararlanılarak, birinci
basamakta 2011 yılında düzenlenmiş reçeteler değerlendirildiğinde;
toplam 439.539.673 kutu ilacın reçete edildiği ve bunun %12,71 oranıyla
55.878.010 kutusun antibiyotiklerden oluştuğu tespit edilmiştir.
Düzenlenmiş reçetelerin maliyet analizleri yapıldığında ise genel
maliyetin % 14,14’ünü antibiyotikler oluşturmaktadır. Bu durum
ülkemizdeki ilaç tüketiminde önemli bir yeri olan antibiyotiklerin
akılcı kullanımının önemini göstermektedir.
İdeal
antibiyotik kullanımı için; doğru tanı sonrası doğru antibiyotik; en
uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle
verilmelidir. Doğru antibiyotik kullanımı için, mikrobiyolojik olarak
kanıtlanmış bakteriyel bir enfeksiyonun varlığı mutlaka sorgulanmalıdır.
Tanı açısından gerekli değerlendirme yapılmadan ve enfeksiyon
olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış
olması, antibiyotik dozunun yetersiz veya aşırı olması, doz
aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler uygun
kullanılmamış olur. Etkinliği bilinen bir antibiyotik yerine maliyeti
daha yüksek ve yeni olan bir antibiyotiğin seçilmesi, gerekli olmadığı
halde aynı anda birden fazla antibiyotiğin kullanılması, kültür sonucuna
uygun olmayan antibiyotik kullanımı da antibiyotiğin uygunsuz
kullanımına örneklerdir.
Birinci
basamak tedavi hizmetlerinde tüm antibiyotik reçetelerinin çoğunlukla
solunum yolu enfeksiyonları için düzenlendiğini gösterilmiştir. Birçok
solunum yolu enfeksiyonu vakasında antibiyotiklerin gerekli olmadığına
ve hastanın bağışıklık sisteminin basit enfeksiyonlarla mücadele
edebilecek yeterlilikte olduğuna ilişkin kanıtlar mevcuttur. Sadece
bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkili olan antibiyotikler; yaygın
olarak yanlış kullanımın gözlendiği soğuk algınlığı veya grip gibi
virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar için çözüm değildirler ve virüsün
diğer insanlara bulaşmasını önlemezler. Antibiyotik kullanımı
gerektirmeyen durumlarda, enfeksiyon taşıyan hastalardan diğer kişilere
bulaşmasını önlemek amacıyla enfeksiyon kontrol tedbirlerinin alınması
yeterlidir.
Antibiyotiklerin
yanlış nedenlerle veya doğru olmayan biçimde kullanılması, bakterilerin
sonraki tedavilere karşı direnç göstermesine neden olabilir.
Antimikrobiyal direnç, bu mikroorganizmanın neden olduğu enfeksiyonu
tedavi etmek veya önlemek amacıyla antimikrobiyal ajanın etkisinin
azalmasına veya yok olmasına neden olur. Bakteriler için antibiyotik
direnci, bakterilerin herhangi bir antibiyotiğin varlığına rağmen
üreyebilmesi ve enfeksiyon yapabilmesidir. Bunun sonucunda ise, daha
sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda işe yaramazlar. Bu yalnızca
antibiyotiği uygun olmayan biçimde kullanan kişi açısından değil,
sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan herkes için tehlike
oluşturmaktadır.
Antibiyotik
direnci tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Antibiyotik-dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar, hastalığın
ve ölüm oranlarının artması ve hastanede geçirilen sürenin uzaması ile
sonuçlanmakta ayrıca tedavi maliyetlerinde de artışa neden olmaktadır.
Antibiyotik kullanımı, insanlardaki normal bakteriyel floranın
değişmesine bu da çoğu kez antibiyotik dirençli bakterilerin ortaya
çıkmasına ve ishal gibi yan etkilerin görülmesine neden olabilmektedir.
Unutmayalım
ki antibiyotikler; ateş düşürmez, ağrı dindirmez, virüslere bağlı
enfeksiyonları tedavi edemez. Yaygın ve yanlış kullanıldığında ise hızla
direnç gelişen antibiyotik, esas etki beklediğimiz bakterilerin neden
olduğu enfeksiyonların tedavisinde de etkisiz hale gelir. Hekim reçete
etmedikçe antibiyotik kullanılmamalıdır. Hastaların, daha önceki bir
hastalığında kullandığı antibiyotiğin, tekrar benzer hastalığa yakalansa
bile hekime danışmadan kullanmaması gerektiği konusunda bilinçli olması
gerekmektedir. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum
yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığını
unutulmamalıdır. Hekim önerisi sonrası reçete ile alınan antibiyotiğe,
enfeksiyonu en etkili biçimde tedavi etmek ve direncin ortaya çıkma
riskini azaltmak için antibiyotikler doğru dozda, doğru şekilde ve
reçeteye uygun zaman aralıklarında alınarak uygun biçimde
kullanılmalıdır. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin
belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Aksi taktirde faydadan çok
zarar getirecektir. Artmış veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine
her zaman tıbbi reçeteli antibiyotikler kullanılmalıdır.
Bakteriyel
enfeksiyonlara karşı en önemli silahımız olan antibiyotiklere direnç
gelişimini önlemek için antibiyotikleri doğru kullanma konusunda toplum
olarak farkındalığımızı artırmamız gerekmektedir.
ANTİBİYOTİK SLAYT.pptx