Obezite Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Güncelleme Tarihi: 12/11/2018Obezite
günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık
sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ
kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna
göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.
Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır
İnsanın
büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için
gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta
kullanabilmesidir.
Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir.
Günlük
yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı,
işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu
bozuklukları vb.) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik
özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı
vardır.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir.
Yetişkin
erkeklerde vücut ağırlığının %15-18'i, kadınlarda ise %20-25'ini yağ
dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30'un
üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır.
Günlük
alınan enejjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda,
harcanamayan enerji vucutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna
neden olmaktadır.
Buna
paralel olarak, günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı
kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde
sınırlamıştır.
Anlaşılacağı
üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden
fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya
daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz
yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.
Obeziteye
neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte aşırı ve yanlış
beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli
nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanısıra genetik,
çevresel, nörolojik,fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve
psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna
neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı
obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle
açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda
çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.
Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır :
- Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları
- Yetersiz fiziksel aktivite
- Yaş
- Cinsiyet
- Eğitim düzeyi
- Sosyo – kültürel etmenler
- Gelir durumu
- Hormonal ve metabolik etmenler
- Genetik etmenler
- Psikolojik problemler
- Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama
- Sigara- alkol kullanma durumu
- Kullanılan bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.)
- Doğum sayısı ve doğumlar arası süre
Obezitenin
gelişmesinde dikkat edilmesi gereken faktörlerden biri de yaşamın ilk
yıllarındaki beslenme şeklidir. Yapılan çalışmalarda, obezite görülme
sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen
çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu, anne sütü verme süresinin,
tamamlayıcı besinlerin türü, miktarı ve başlama zamanlarının obezite
oluşumunu etkilediği bildirilmektedir .
DSÖ
ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından
yayımlanan çeşitli dökümanlarda 6 ay tek başına anne sütü verilmesinin,
6.aydan sonra emzirmenin sürdürülmesi ile birlikte güvenilir ve uygun
kalite ve miktarda tamamlayıcı besinlere başlanılmasının ve en az 2 yıl
emzirmenin devam ettirilmesinin kısa ve uzun dönemde obezite ve kronik
hastalık riskini azaltabileceği belirtilmiştir.
Obezite
oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır. Obeziteden korunma, çocukluk
çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite,
yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle
aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite
konularında bilgilendirilmelidr. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı
ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve
süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek çok
faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece
güç ve karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle obezite tedavisinde
hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekip
gerekmektedir.
Obezite
tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek,
obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye
yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini
yükseltmektir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması,
obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar
sağlamaktadır.
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grup altında toplanmaktadır. Bu yöntemler;
1.Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi
Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede beslenme tedavisi ile:
- Vücut
ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye
indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye
özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin
olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz
üzerinde de olabilir.
- Uygulanacak
zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu
olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu
alışkanlığını sürdürmesidir.
- Vücut
ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye
geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık
korunmalıdır.
2.Egzersiz Tedavisi
Egzersiz
tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa
da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı
azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği
kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme
tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları
engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık kazanmanın önlenmesi
sağlanmaktadır.
Yetişkinlerin
her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması
önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite günlük 840kj (200kkal) enerji
tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak
amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite
şiddetine göre değişir.
Egzersiz tedavisinin temel ilkeleri aşağıda belirtilmiştir :
- Egzersizin Türü ; Yürüyüş, Günlük Yaşam Aktivitelerinde Artış, Direnç Egzersizleri
- Egzersizin Sıklığı; Her gün veya en az 5 gün/hafta
- Egzersizin Süresi; 40-60 dk/günde 1 kez, 20-30 dk/günde 2 kez
- Egzersizin Şiddeti; Maksimal Oksijen Tüketiminin % 50-70’i
Obez
bireyde, egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en
önemli konular, enerji harcamasını artırırken yaralanma riskinin en
düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı, bireye özgü
olmalı, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları
ile uyumlu olmalıdır.
3.Davranış değişikliği tedavisi
Vücut
ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık
kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz
davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu
davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan
bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları:
- Kendi kendini gözlemleme
- Uyaran kontrolü
- Alternatif davranış geliştirme
- Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
- Bilişsel yeniden yapılandırma
- Sosyal destek
4.Farmakolojik tedavi
Obezite
tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık
fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Kullanılan ilaçların,
sağlık yönünden güvenirliliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan
etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan
etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların mutlaka
hekim tavsiyesi ve kontrolünde kullanılması gerekliliği büyük önem
taşımaktadır.
Obezite
tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra
tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi
ve düzenli olarak kontrollere gelmesi gerekmektedir.
5.Cerrahi tedavi
Obezitede
cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. Besinlerle alınan enerjinin
azaltılmasına yönelik bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin
gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır. Bu amaçla bypass,
gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb. yöntemleri kullanılır.
Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize
olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik
ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine
getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.